İşçinin imzası bulunan aylık ücretini gösteren para makbuzları, banka kayıtları, ticari defter kayıtları, ücret bordroları gibi belgelerin varlığının araştırılması, bu belgelerin bulunmadığının anlaşılması hâlinde ise yazılı delille ispat zorunluluğu vardır.
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU
2020/681E., 2022/1086 K.
1 Ekim 2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun (5510 sayılı Kanun) geçici 7. maddesinin 1. fıkrasında; “Bu Kanunun yürürlük tarihine kadar 17/07/1964 tarihli ve 506 sayılı, 02/09/1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17/10/1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17/10/1983 tarihli ve 2926 sayılı, 08/06/1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunlar ile 17/07/1964 tarihli ve 506 sayılı Kanun’un Geçici 20'inci maddesine göre sandıklara tabi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiili hizmet süresi zammı, itibari hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları Kanun hükümlerine göre değerlendirilirler” yönünde düzenleme bulunmaktadır.
17. Bu durumda 01.10.2008 tarihinden önceki döneme ilişkin hizmet tespiti uyuşmazlıklarında 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu (506 sayılı Kanun); bu tarihten sonraki dönem bakımından ise 5510 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gerekecektir.
18. Belirtilen amaca yönelik davaların yasal dayanaklarından 506 sayılı Kanun'un 79. maddesinin 10. fıkrasında “Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları kurumca tespit edilmeyen sigortalıların hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak hizmet tespiti isteyebilecekleri” düzenlemesine; 5510 sayılı Kanun’un 86. maddesinin 9. fıkrasında ise “Aylık prim ve hizmet belgesi veya muhtasar ve prim hizmet beyannamesi işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içerisinde iş mahkemesine başvurarak, alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları dikkate alınır” hükmüne yer verilmiştir.
19. Bilindiği üzere belli bir dönemdeki çalışmaların tespiti istemini içeren hizmet tespiti davası, dava dilekçesinde açıkça belirtilmiş olmasa da 506 sayılı Kanun’un 79. maddesinin 10. fıkrasında da (5510 sayılı Kanun’un 86/9. maddesi) düzenlendiği üzere özünde prime esas kazançlarının ve prim ödeme gün sayılarının tespiti talebini de içermektedir. Mahkemenin hizmet tespitine ilişkin ilamı ise işverenin Kuruma vermediği bildirgeler yerine geçecek belge niteliğindedir. Bu nedenle mahkeme dava sonunda vereceği kararda tespit edilen dönem için aylar itibariyle prim ödeme gün sayıları ile 506 sayılı Kanun’un 77. maddesine (5510 sayılı Kanun’un 86. maddesi) göre hesaplanacak olan “o dönemdeki” bir günlük ücreti de belirtecektir.
20. Somut olayda mahkemece 10.05.2012 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınarak işçilik alacağı davasında kabul edilen ücret miktarı dikkate alınmak suretiyle davacının son aylık ücretinin net 2.200TL, brüt 3.070TL, daha önceki döneme ait aylık ücret miktarlarının ise asgari ücretin 4,80 katı olarak kabul edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne dair verilen karar davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Özel Dairece birinci bozma kararı ile işçilik alacağı davasında kabul edilen ücret üzerinden eldeki davada ücret tespiti yapılmış ise de mahkemece davacının imzasının bulunduğu aylık ücretini gösteren para makbuzları, banka kayıtları, ticarî defter kayıtları, ücret bordroları gibi belgelerin varlığının araştırılması, asgari ücret üzerinden olduğu iddia edilen gerçek ücretin tereddüte yer vermeyecek şekilde belirlenmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda davacının 15.05.2003-30.06.2003 ve 09.07.2003-22.10.2008 tarihleri arasında davalı şirkette çalıştığı, temyiz edilmeksizin kesinleşen Ankara 15. İş Mahkemesinin 2008/937E., 2009/847K. sayılı kararı ile son alınan ücretin net 2.200TL olarak belirlendiği, 10.05.2012 tarihli bilirkişi raporunda da bu tutar esas alınarak önceki aylık ücret miktarlarının tespit edildiği, bozma kararı sonrası alınan bilirkişi raporunda davalı şirketin defter ve kayıtlarında ödenen ücrete ilişkin bilgi ve belge bulunmadığının bildirildiği, davalı tarafın davacının yemin teklifine rağmen duruşmaya gelerek yemin etmediği, bu nedenle 10.05.2012 tarihli bilirkişi raporunun hükme esas alındığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karar Özel Dairece ikinci kez bozma kararının gerekleri tam olarak yerine getirilmediği birinci bozma kararında belirtilen araştırma ve incelemenin yapılması gerektiği belirtilerek bozulmuş, mahkemece Özel Dairenin ikinci bozma kararına karşı direnilmiştir.
21. Görüldüğü üzere Özel Dairenin birinci bozma kararına uyan mahkeme tarafından artık hukuksal geçerliliğe haiz olarak düzenlenmiş bulunmaları kaydıyla davacının imzasının bulunduğu aylık ücretini gösteren para makbuzları, banka kayıtları, ticarî defter kayıtları, ücret bordroları gibi belgelerin varlığının araştırılması, bu belgelerin bulunmadığının anlaşılması hâlinde ise yazılı delille kanıtlanması zorunluluğu bulunduğundan uyulan bozma kararında belirtildiği üzere 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HUMK) 288. maddesinde (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 200) yazılı sınırları aşan, ücret alma iddiaları yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği dikkate alınarak sonuca gidilmesi gerekirken Özel Dairenin birinci bozma kararı öncesi alınan 10.05.2012 tarihli bilirkişi raporuna itibar edilerek davanın kabulüne karar verilmesi isabetli bulunmamıştır.
Özdağ Hukuk & Danışmanlık Bürosu uzman avukatları olarak listelenen alanlarda ve İzmir İşçi Avukatı alanlarında ve diğer özel durumlara ilişkin alanlarda müvekkillerine etkin hukuki danışmanlık ve dava takibi hizmeti sunmaktadır. Yukarıda kısaca belirttiğimiz açıklamalardan sonra bize ulaşmak isterseniz Whatsapp için Tıklayın veya müvekkil hattımız olan 0544 424 84 67 numaralı telefonumuzdan ulaşabilirsiniz.
Bu İnternet Sitesi içeriğinde yer alan tüm eserler (yazı, resim, görüntü, vb.) Avukat Aybüke Özdağ'a ait olup 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu kapsamında korunmaktadır. Bu hakları ihlal eden kişiler, 5846 sayılı Fikir ve Sanat eserleri Kanunu ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan hukuki ve cezai yaptırımlara tabi olur. Avukat Aybüke Özdağ, ilgili yasal işlem başlatma hakkına sahiptir.
Bu Makaleyi Paylaş