• info@aybukeozdag.com.tr
  • 0544 424 8467
News Photo

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2018/11 E. , 2021/1362 K.

Evlilik birliği içerisinde sadakat yükümlülüğüne aykırı davranan kadın eşi affeden ancak eşini sürekli yaptığı eylemler nedeniyle aşağılayan erkek eş, hakaretlerinden dolayı ağır kusurlu; kadın eş ise az kusurludur.

Hukuk Genel Kurulu

2018/11 E. , 2021/1362 K.

"Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık;

 

Toplanan delillerin değerlendirilmesinde; 

 

tarafların 17.07.2011 tarihinde evlendikleri, bu evlilikten ortak çocuklarının bulunmadığı, yerel mahkeme kararında kadına kusur olarak yüklenen mesajlar nedeniyle güven sarsıcı davranış eyleminden sonra taraflar arasında Beykoz Aile Mahkemesinin 15.07.2013 tarihli ve 2012/515 E., 2013/663 K. sayılı dosyası ile boşanma davasının görüldüğü, davanın 15.07.2013 tarihi itibari ile açılmamış sayılmasına karar verildiği, yerel mahkemece yapılan yargılamanın 13.02.2014 tarihli duruşmasında tarafların açılan dava ile ilgili olarak “Beykoz'daki dava açıldıktan sonra barışmıştık, huzurdaki davadan önceki süreçte tatile gidilmişti, barıştıktan sonra 9 ay kadar aynı müşterek konutu paylaşmıştık” şeklinde beyanda bulundukları, dolayısıyla kadının barışmadan önce gerçekleşen eylemlerinin eşi tarafından affedildiği, affedilen olaylarla ilgili olarak taraflara kusur yüklenemeyeceği, tarafların barıştıktan sonra dokuz ay süreyle evlilik birliğini sürdürdükleri, fiili ayrılığın ise erkeğin 12.05.2013 tarihinde ortak konutu terk etmesi ile başladığı, bu tarihten sonra yeniden bir araya gelmedikleri anlaşılmıştır. 

 

Somut olayda; tarafların boşanmaya sebep olan olaylardaki kusur durumlarının barışarak yeniden bir araya gelme tarihinden dava açılma tarihi olan 05.07.2013 tarihine kadar gerçekleşen olaylara göre tespit edilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Bu döneme ilişkin olarak yapılan yargılama ve toplanan delillerden; 02.05.2014 tarihli bilirkişi raporu ile de sabit olduğu üzere tarafların mesaj yolu ile karşılıklı olarak birbirlerine hakaret ettikleri, bunun dışında erkeğin 07.06.2013 tarihinde kadının Avustralya’da yaşayan babasına çektiği mesajla eşi hakkında küçük düşürücü sözler söylediği, mahkemece davacı ile aynı işyerinde çalışan iş arkadaşları Emel, Çiğdem ve Gülçin’in tanık olarak dinlendiği, bu tanıklardan Gülçin’in fiili ayrılığın başladığı gün hakkında, davalının sebepsiz şekilde eşyalarını toplayarak evi terk ettiği yönünde bilgi verdiği, Emel ve Çiğdem’in ise davalı ...’in kadının işyerine gelerek huzursuzluk çıkardığı ve eşini işyerinde küçük düşürdüğüne ilişkin olarak görgü sahibi oldukları anlaşılmaktadır. Tüm bu anlatılanların ışığı altında; davalı erkeğin eşine ağır hakaret ettiği, eşinin işyerine giderek huzursuzluk çıkardığı ve eşinin başkaları yanında küçük düşmesine neden olduğu, buna karşılık kadının da eşine hakaret ettiği açıktır. Gerçekleşen bu kusurlu davranışlar karşılaştırıldığında erkeğin eşine nazaran ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Hâl böyle olunca kadın eşin ağır kusurlu olduğunun kabulü ile dosya kapsamına uygun düşmeyen bu kusur belirlemesine bağlı olarak erkek eş yararına tazminat ödenmesine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

 

Davacı kadına kusur olarak yüklenen güven sarsıcı davranışa ilişkin olaydan sonra tarafların barışarak evlilik birliğini uzunca bir süre devam ettirdiği, dolayısıyla erkeğin, kadının bu davranışını affettiği, en azından hoşgörü ile karşıladığı, gerçekleşen olaylara göre erkeğin eşine sürekli ağır hakaretler ettiği, eşinin işyerine giderek huzursuzluk çıkardığı ve eşinin başkaları yanında küçük düşmesine neden olduğu, davacı kadının ise eşine hakaret ettiğinin anlaşıldığı, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin ağır kadının ise az kusurlu olduğu kabul edilerek boşanma nedeniyle kadın eş yararına uygun miktarda maddi ve manevi tazminat ödenmesi gerekmektedir. 


Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; kadın eşin boşanmaya sebep olan olaylarda ağır kusurlu olduğu, zira erkek eşe yüklenen kusurlu davranışlara bakıldığında bu eylemlerin kadının gerçekleştirmiş olduğu kusurlu davranışların bir sonucu olduğu, dolayısıyla direnme kararının kusur belirlemesi ve buna bağlı tazminatlar yönünden gerekçesinin isabetli olduğu, mahkemece bu yönlere ilişkin olarak verilen direnme kararının onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de bu görüş, yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir."

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararının tamamına karararama.yargitay.gov.tr adresinden ulaşılabilir.

 

Özdağ Hukuk & Danışmanlık Bürosu uzman avukatları olarak listelenen alanlarda ve diğer özel durumlara ilişkin alanlarda müvekkillerine etkin hukuki danışmanlık ve dava takibi hizmeti sunmaktayız. Yukarıda kısaca belirttiğimiz açıklamalardan sonra bize ulaşmak isterseniz Whatsapp için Tıklayın veya müvekkil hattımız olan 0544 424 84 67 numaralı telefonumuzdan ulaşabilirsiniz.

Bu İnternet Sitesi içeriğinde yer alan tüm eserler (yazı, resim, görüntü, vb.) Avukat Aybüke Özdağ'a ait olup 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu kapsamında korunmaktadır. Bu hakları ihlal eden kişiler, 5846 sayılı Fikir ve Sanat eserleri Kanunu ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan hukuki ve cezai yaptırımlara tabi olur. Avukat Aybüke Özdağ, ilgili yasal işlem başlatma hakkına sahiptir.

Bu Makaleyi Paylaş

Yorum

Hukuki konuda danışmanlığa ihtiyacınız mı var? (H.içi 09:00 - 18:00)